Ama, tarihçinin araştırdığı nedenler hem çok hem de karmaşıktır. Örneğin 1.Dünya Savaşı'nın nedenleri, belki tüm insanlık tarihindeki önemli olayların bileşimi içinde bulunabilir. Böylesine karmaşık nedenlerle karşılaşan tarihçinin önemli görevlerinden biri, bunları önemlerine göre sıraya sokmak, bunu yaptıktan sonra, hangi nedenin ya da nedenler kategorisinin en önemlisi olduğuna karar verip, nihai nedeni ya da nedenleri bulmaktır. Tarihçinin bu yaptığı nedir ? Bu, yukarıdaki tanımda belirtildiği gibi , işlenen konunun yorumudur. Her tarihi olayın incelenmesi, nedenler arasında öncelik çevresinde döner. Yani, neden belirli bir olay , tarihin genel akışının belirli bir noktasında ve o biçimi ile ortaya çıkarıyor ? Tarihçi sürekli bu soru ile uğraşır. "Neden" sözcüğü, bilimle uğraşanların aklına kendiliğinden "sonuç" sonuç sözcüğünü de getirir. Tarih, insanoğlunun dünyada görüldüğü ilk andan başlayarak, kopuksuz bir çizgi biçiminde, bugüne doğru aktığına ve geleceğe doğru akacağına göre, her bilim dalında bulunan "neden-sonuç" ilişkisi, tarihin de ilgilenmesi gereken bir bağlantı olmalıdır. Üstelik, tarihte belirli bir olayın sonucu ya da sonuçları, daha sonraki bir olayın nedeni ya da nedenleri arasındadır. İşte, tarih, bu "sonuç-neden-olay-sonuç-neden-olay-sonuç..." zinciri içinde ileriye doğru bir hareket olarak görülebilir. Tarihin bu hareket niteliği, bizi onun bir başka özelliğine götürüyor."
-"Oral SANDER, Siyasi Tarih, İmge Kitabevi, Ankara, 2011."